Kitabın Adı : Lola ve Komşu Çocuk
Orjinal Adı : Lola (Anna and The French Kiss #2)
Yazarı : Stephanie Perkins
Çeviri: Aslı Tümerkan
Yayınevi : Yabancı
Sayfa Sayısı : 320
Liste Fiyatı : 24.00
"Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini günyüzüne çıkarana kadar."
Herkese selam ballar! Uzuuun zamandır buralara uğrayamadım, yorum yazamadım. Malum okul, dersler falan derken zaman kalmıyor. Ben de bu tatili fırsat bilip hemen Lola ve Komşu Çocuğun yorumunu girmek istedim. Çok uzatmadan hemen başlayalım!
Lola ve Komşu Çocuk, Anna and The French Kiss serisinin 2.kitabı. Ilk kitap yani Anna and The French Kiss Arunas yayınevinden Paris'te Aşk ismiyle çıkmıştı. Lakin Yabancı Anna'yi tekrar basacağını duyurdu. Ne zaman çıkar bilmiyorum ama böylesi daha iyi oldu çünkü Yabancı hem daha kaliteli basıyor hem de her ne kadar kapaklara pek takılmasam da seri arasında uyum olması hoş olur. Hee bir de aklınızdaki şu soru işaretini gidereyim. Seriye 2.kitaptan başlamanın hiçbir sıkıntısı olmuyor çünkü olaylar bağlantılı değil. Yani seride 3arkadaşın hayatını anlatıyor ama dediğim gibi bağlantılı olmadığı için hangi kitaptan başlarsanız başlayın fark yaratmıyor.
Kısaca konusundan bahsedecek olursam;
Lola modaya değil, kostümlere inanan bi kız. Şimdi, siz bu ne demek diye soracaksınız muhtemelen. Tam olarak şu demek; Lola normal kıyafetler yerine kendi diktiği kostümleri giyen, renkli renkli peruklar takan birisi. Bir de Cricket Bell'imiz var tabi. Cricket da uzuuun boylu, tatlı komşu çocuğumuz.
Lola bir gün yürüyüşe çıktığında yanlarındaki eve birilerinin taşındığını görür. Tabii bu birileri Bell ailesi olunca işler biraz karışır. Çünkü 2sene önce Bell ailesi orada otururken Cricket ile Lola arasında bir şeyler yanlış gitmiştir ve Cricket'ın tekrar Lola'nın yakınlarında olması bazı sorunları beraberinde getirir.
Spoiler vermeden ve sizde merak uyandırmaya çalışarak ancak bu kadar anlatabildim. Zaten konu anlatmada pek de iyi olduğum söylenemez. Neyse gelelim benim yorumuma.
Öncelikle belirtmeliyim ki kitabın cildi, dışı, ayracı mü-kem-mel. O kadar tatlı, o kadar kitabı yansıtan bir kapak ki anlatamam. Kitabı okurken cildin üzerindeki minik resimlerin anlamını keşfetmek inanılmaz zevkliydi. Kitabın sunumuna tek kelimeyle bayıldım. Fakat beni rahatsız eden minicik bi nokta vardı. Sayfalar bana çok önce geldi. Yani alışmışım pegasus ve ephesusun ciltli kitaplarına. O yüzden garipsedim bi ilk başta. Neyse bu çok önemli bi ayrıntı değil zaten. :D
Kitabın çok basit bir konusu ve kurgusu vardı. Tamam, çok şirin bir kitaptı ama bana biraz boş geldi. Daha kitaba başlamadan, sadece konusunu okuyarak sonunu tahmin edebiliyorsunuz. Ya da okurken bir sonraki sayfayı. Resmen kitabı ben yazmışım gibi hissettim. Gerçi bu tarz kitapların olayı bu sanırım.
Beni rahatsız eden bir diğer şey ise kitabın anlatımıydı. Kitapta şimdiki zaman anlatımı kullanıyor ve bu okumamı baya zorlaştırdı. Bir türlü içine giremedim ve hal böyle olunca da okumam biraz uzun sürdü.
Karakterlere gelecek olursak,
Nedense Cricket'a bir türlü alışamadım. Çok silik ve utangaç bir tipti. Aynı zamanda Lola'yı da pek sevemedim. Bazı davranışları o kadar iticiydi ki okurken baya sinirlendiğimi hatırlıyorum. Anna ve sevgilisini daha çok sevdim diyebilirim. Kitapta en eğlendiğim bölümler onların olduğu kısımlardı. Bir de Andy ve Nathan'nı çok sevdim. Hee bu arada, kitapta Isla yoktu. O yüzden onu aşırı merak ediyorum. Yani anlayacağınız Anna'yı sevdiğim ve Isla'yı merak ettiğim için seriye devam edeceğim.
Puanım: