1 Eylül 2015 Salı

Lordum Yorumu | stealthreader


Kitabın Adı : Lordum
Yazarı : Freya Mclowell
Yayınevi : Ephesus
Sayfa Sayısı : 470
Liste Fiyatı : 25,00








      Savaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı… Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en güzel, en ateşli ve en ürkütücü kızılı olsa da, ondan etkilenmemek zorundaydı. İngiltere’nin gülü olarak tanınan, tehlikeli, güzel bir İngiliz savaşçı… Leydi Rose Crowfeld, kralın emriyle büyük bir göreve çıktığını sanırken, aslında büyük bir tuzağın içine düşmüştü. Kazandığı başarının sonucunda ödül beklerken, kendisini düşmanıyla evlenirken buldu. Evlendiği adam dünyanın en yakışıklı, en güçlü ve en dayanılmaz erkeği olsa da, ona karşı bir şey hissetmemek için elinden geleni yapacaktı. Ve ikisi de istedikleri hiçbir şeyi yapamadı… Aşk, beklenmedik bir ateşti onlar için. Yanmak istememiş ama yine de ateşe doğru yürümüşlerdi. Ne intikam düşüncesi onları durdurdu, ne de krallarının verdiği emirler… Fakat en yakınları tarafından ihanete uğradıklarında, mutlu olmak onlar için bir hayale dönüşmüştü. Girdikleri savaştan yara almadan çıkabilecekler miydi? Yolları tamamen ayrılacak mıydı? Yoksa affedip, güvenmeyi öğrenebilecekler miydi?


      Herkese Merhaba. Girmem gereken kitap yorumları birikti. Bugün onları yazacağım, birkaç gün içinde de paylaşırım. Hadi başlayalım :D
      Öncelikle şunu söylemeliyim ki yazarımız çok tatlı, çok sempatik biri. İnstagramda görüyorum, okuyucularıyla çok ilgili. Bu benim çok hoşuma gitti ve geçenlerde kitabı basılmadan önce internette hikayelerini yayınladığını öğrendim. Bu konu hakkında yazarımızla yaptığımız röportajda daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz. Yakın zamanda yayınlayacağız.
      Gelelim Lordum yorumuma. Kitaba beğeneceğimi düşünerek başlamıştım. Konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat okuduğum yorumlar gereği beklenti içine girmiştim. Belki böyle olmasaydı kitabı daha çok sevebilirdim.
      Kitap Eider'ın İngiltere kralı tarafından kaçırılmasıyla başlıyor. İngiltere kralı Rose ve Eider'ın evlenip İskoçya'da bir krallık kurmalarını istiyor. Daha doğrusu emrediyor. İkisi de birbirini sevmese de evlenmek zorunda kalıyorlar ve kitabımızın asıl olayları başlıyor.
      Yazarın kalemine söyleyecek bir sözüm yok. Önceden yazdığı hikayelerle kendini geliştirmiş olduğu belli. Ama kurgu için böyle düşünmüyorum. Bana göre kurgu çok zayıftı ve çok eksiği vardı. Sürekli tekrarlardan oluşuyordu ve karakterlerin dengesizliği de beni delirtti. Başta birbirlerinden nefret ediyorlardı, sonra baktım 2sayfa sonra aşık olmuşlar. Bir de sürekli erkek karakterimiz Eider yaşannalar için Rose'u suçluyordu. Hadi tamam, suçlarsın anlarım da 2sayfa sonra tekrar mutlu karı koca haline dönmek niye? Bir de bu sürekli olunca çıldırdım resmen. Hee bir de her tartışmada birbirlerine karşı kılıç çekmelerine sinir oldum. Birbirinizi seviyor musunuz, sevmiyor musunuz bir karar verin yani.

      Karakterlere dengesiz dedim falan ama Rose karakterinin sevdiğim bir özelliği vardı. Eider'a karşı pek olmasa da çevresindekilere karşı çok güçlü bir karakter. Kendi kendine yetebilmesi hoşuma gitti. Eider'a karşı değil dedim çünkü onu görünce genelde dibi düşüyordu.
      Benim kitap hakkındaki genel düşüncelerim böyle. Siz okudunuz mu? Yorumlarınızı bekliyorum.
      Son olarak kitabın cildine aşık olduğumu söyleyip terk ediyorum burayı. Bir sonraki yorumda görüşmek üzere hoşçakalın :**

Puanım:

0 yorum:

Yorum Gönder